genel,

Hayatın Tıplaştırılması

Prof.Dr. Osman Hayran Prof.Dr. Osman Hayran Abone Ol Mar 21, 2019 · 1 dakikalık okuma
Paylaş

Hayatın tıplaştırılması; ilk defa Ivan Illich isimli sağlık felsefesi konusunda da çok kafa yoran bir felsefeci tarafından ortaya atılmış, kullanılmış bir kavramdır. Bugün çevremize baktığımızda hayatın olabildiğince tıplaştırıldığının, her geçen gün daha fazla tıplaştırıldığını görüyoruz. Hayatın tıplaştırılması; kısaca günlük hayatımızda günlük hayatımızda var olan her şeyin, insani birtakım özelliklerin, normal birtakım özelliklerin tıbbi kavramlar ile açıklanmaya çalışılması çabası sonucunda tıplaştırılmasıdır. Örneğin; tıp bilgilerinin yarılanma ömrünün iki buçuk üç yıl olduğunu biliyoruz, yarılanma ömrü yani tıp bilgilerindeki bu hızlı değişimin bir kısmı büyük kısmı yeni buluşlara bağlıdır ancak bir kısmı da eskiden normal kabul edilen, eskiden sıradan kabul edilen, her insanın ortak özelliği kabul edilen birtakım durumların bir süre sonra semptoma dönüştürülmesi ve yeni hastalıkların tanımlanır hale gelmesidir. Bunun çok sayıda örneği vardır. Örneğin; çocuklarda dikkat dağınıklığı ile ilgili sorunlar, hiperaktivite sorunları eskiden var olan sorunlar değildir; eskiden bunlar şımarıklık veya başka isimlerle anılan çocuk davranışlarıdır ama zaman içinde hastalık hâline gelmiştir. Yine son yıllarda artan obezite, şişmanlık sorununun da etkisine bağlı olarak yaygınlaşan sağlıklı yeme-içme alışkanlıkları günlük hayatımızdaki yemekleri; lezzetli, beslenme amaçlı maddeler olmaktan çıkarıp adeta protein, vitamin, karbonhidrat, mineral karışımı, antioksidan karışımı kimyasal bileşimler hâline getirmiştir. Herkes artık yeme-içme sırasında kalori hesabı yapmakta, ne kadar kalori alması gerektiğini tıp bilgilerinin kendine sunduğu bilgiler ışığında değerlendirerek yemesine içmesine dikkat etmeye çalışmaktadır. Hayatı, insanî özellikleri hep birtakım hastalıklardan, semptomlardan ibaret görmeye başladığımız anda kendi gücümüzün de sınırlarını unutup bir süre sonra sorunlara çözüm bulmak için tıbbın geliştirdiği ilaçlara başvurmaya başlıyoruz. Bu da hayatın tıplaştırılmasının en önemli komplikasyonlarından, neden olduğu sorunların başında geliyor. Yani bir süre sonra insanlar canı sıkıldığı zaman ilaca başlıyor, üzüldüğü zaman ilaca başvuruyor, depresyona girdiğini düşünüyor, ilaç alıyor depresyondan çıkmak için. Anksiyetesi olduğunu düşünüyor, ilaç alıyor anksiyetesini gidermek için.Fazla yediği için zayıflamak amacıyla ilaç alıyor, hatta ameliyat olmaya kalkışıyor; çok zayıfsa iştahını açmak için, şişmanlamak için ilaç almaya başlıyor. Her şey için ilaç ya da tıbbi uygulamalara başvurmaya başlıyor, işte bu nokta da hayat hayat olmaktan çıkıyor, tıplaştırılmış oluyor.

Duyuru listesine kaydol
Yeni eklenen kavramlar doğrudan e-posta kutuna gelsin!
Prof.Dr. Osman Hayran
Prof.Dr. Osman Hayran Abone Ol
İzmir Maarif Koleji, Ankara Fen Lisesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra aynı üniversitede Halk Sağlığı ihtisası yaptı. Zorunlu hizmetini Kocaeli Sağlık Müdürlüğü’nde tamamladı. 1988 yılında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalına geçti ve aynı yıl Halk Sağlığı doçenti, 1994 yılında da profesörü oldu. Bir süre Dünya Sağlık Örgütü’nce Ankara’da oluşturulan Sağlık Politikaları Proje Ofisinin Direktörlüğünü yaptıktan sonra 1995 yılında Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi’ni kurmak üzere Dekan olarak görevlendirildi. Dekanlık görevini 2006 yılına kadar sürdüren ve 2008 yılında Yeditepe Üniversitesine geçen Hayran, Yeditepe Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Hayran, halen Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmektedir.