Tıbbi olarak ağrının fizyolojik anlamda nasıl ortaya çıktığını, neden oluştuğunu ve nasıl hissedildiğini, merkezi sinir sistemi tarafından nasıl algılandığını her ne kadar bilmekte isek de aslında ağrının bireysel yönü, algı yönü, subjektif yönü çok önemlidir. Bunun neden önemli olduğunu ve ne kadar gerçek olduğunu anlatması açısından ABD’de yapılmış bir araştırmaya değinmek gerekir. Bu araştırmada araştırmacılar Amerika’da yaşamakta olan çeşitli etnik gruplardan bazı kişileri seçiyorlar; bir grup eski kuşak Amerikalıyı alıyorlar, bir grup yeni kuşak İtalyan asıllı Amerikalıyı alıyorlar, bir grup yeni kuşak yahudiyi -Amerika’ya yeni gelmiş yerleşmiş yahudi- alıyorlar, bir grup da yeni gelmiş İrlandalıyı alıyorlar. Bu farklı gruplarda aşağı yukarı fizyolojik olarak aynı ağrının oluşması gereken durumlarda her grubun algısını ve tepkisini ölçüyorlar. Bu örneğin; kulak ağrısı olabilir, diş ağrısı olabilir ya da doğum ağrısı olabilir. Aslında fizyolojik mekanizma olarak aynı şekilde ortaya çıkan, aynı şiddette hissedilmesi gereken ağrılarda görüyorlar ki; farklı etnik gruplardan gelen kişiler farklı tepkiler göstermekte. Örneğin; eski kuşak Amerikalılar araştırıcıların beklediği objektif ölçülebilir tepkiyi gösteriyorlar. Oysa İtalyan ve yahudiler çok abartılı tepki gösteriyorlar. Adeta yeri göğü yıkıyorlar, çok ağrı çektikleri için. İrlandalılar ise sessiz kalıyor. İrlandalılara “Ağrı hissediyor musunuz?” diye sorulduğunda hissetmediklerini söylüyorlar, adeta inkar yoluna gidiyorlar. Daha sonra araştırmacılar tüm grupların ağrılarını kesme amacıyla bir müdahalede bulunuyorlar, örneğin bir ağrı kesici veriyorlar. Ağrı kesici verildikten sonra başlangıçta tepki olarak benzer tepkileri gösteren İtalyanlar ile yahudiler arasında ağrı kesildikten sonra da farklılık ortaya çıkıyor. Başta tepkileri aynı iken ağrının kesilmesi sonucu ortaya çıkan tepkileri farklı oluyor. İtalyanlar ağrının öncesinde sahip oldukları haz durumlarından daha üst bir haz durumuna geçmişken; yahudiler karamsar kalıyorlar. Yahudilere ağrılarının olup olmadığı sorulduğunda ağrılarının olmadığı ancak tekrarlayıp tekrarlamayacağından emin olamadıkları, bu var olan ağrının içeride ne yapıp yapmadığını bilemedikleri için kara kara düşünmek zorunda kaldıklarını belirtiyorlar. Buna bağlı olarak da farklı kültürlerde sağlıkla ilgili farklı tepkilerin, algıların nedenleri ve sonuçları ile ilgili daha başka araştırmalar yapılıyor. Ve nedene yönelik kültürel özellikler, sosyal değişkenler tanımlanma yoluna gidiliyor.
Paylaş