araştırma yöntemleri,

Karıştırıcı Değişken

Prof.Dr. Osman Hayran Prof.Dr. Osman Hayran Abone Ol Mar 21, 2019 · 1 dakikalık okuma
Paylaş

Karıştırıcı Değişken; tıp ve sağlık ile ilgili araştırmalarda araştırma planı yapılırken dikkat etmediğimiz takdirde sonuçlarımızı çok yanlış yorumlamamıza neden olabilecek bir değişkendir. Bütün araştırmalarda plan yapılırken araştırıcı tarafından bağımlı değişkenin, bağımsız değişkenin neler olduğu net olarak tanımlanmalıdır. Bu yapılmaz ise birtakım değişkenlerin Karıştırıcı Değişken olarak devreye girmesi ve sonuçları yanlış yorumlamamıza neden olması mümkündür.

Bunun çok tipik bir örneği yıllar önce ABD’de yapılan bir çalışmada akciğer kanseri ile kumar arasındaki ilişkide gösterilmiştir. ABD’de kumarın yasal olarak serbest olduğu Nevada eyaleti ile yasak olduğu Guta eyaletindeki akciğer kanseri vakaları incelediğinde Nevada eyaletindeki kanser vakalarının Guta eyaletine göre çok daha fazla olduğu saptanmış ve bunun da kumara bağlı olabileceğini araştırmacılar düşünmüşler ve sonuçları bu şekilde yorumlamışlardır. Aslında bu durum yani akciğer kanserinin fazlalığı kumar ile ilişkili olmayıp kumar burda Karıştırıcı Değişken rolünü oynamaktadır. Gerçekte yıllar sonra ortaya çıktığı üzere akciğer kanserinde başrolü oynayan etken; sigara içilmesidir. Kumar oynayanların ortak bir özelliğinin de çok sigara içiyor olması olduğu için kumar; sigara- akciğer kanseri ilişkisinde bir Karıştırıcı Değişken olarak devreye girmiş ve sonucun yanlış yorumlanmasına neden olmuştur.

Tıp tarihi buna benzer karıştırıcı değişken etkilerinin çok örnekleriyle doludur. Yine Afrika’da yıllar evvel yapılan bir araştırmada Afrika’daki kentleşmeye bağlı olarak sürücü belgelerinde yani araba ehliyetlerinde artış olduğu saptanmıştır. Sürücü belgelerindeki artış sayısı ile cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasındaki ilişki incelendiğinde de; Afrika’nın değişik bölgelerinde sürücü belgesine sahip olanların artışıyla birlikte cinsel yolla bulaşan hastalık sayısında artışın da bir paralellik gösterdiğini, arttığını saptamıştır araştırıcılar. Ve ciddi ciddi oturup araba kullanıyor olmaktan dolayı cinsel yolla bulaşan hastalık şöyle gelişir, böyle gelişir; sürekli oturan insanlarda cinsel bölgede dolaşım azaldığından şu olu, bu olur şeklinde konulara girmişlerdir. Oysa her iki durumda hızlı kentleşmenin, köyden kente göçün ve kültür çatışmalarının doğal bir sonucudur. Yani cinsel temasla bulaşan hastalıklar köyden kente göçen insanlarda cinsel yönden bir özgürlüğe hatta başıboşluğa düşerek güvensiz cinsel ilişkiye girmelerine sebep olurken yine köyden kente göçen insanlar arasında köylü hayattan daha farklı olarak ehliyet sayısında artış olmuştur. Yani temel neden her iki olayın da temelinde yatan neden kentleşmedir. Burada sürücü ehliyeti sayısı; cinsel yolla bulaşan hastalıkların artışında sadece karıştırıcı bir etki yapmıştır.

Duyuru listesine kaydol
Yeni eklenen kavramlar doğrudan e-posta kutuna gelsin!
Prof.Dr. Osman Hayran
Prof.Dr. Osman Hayran Abone Ol
İzmir Maarif Koleji, Ankara Fen Lisesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra aynı üniversitede Halk Sağlığı ihtisası yaptı. Zorunlu hizmetini Kocaeli Sağlık Müdürlüğü’nde tamamladı. 1988 yılında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalına geçti ve aynı yıl Halk Sağlığı doçenti, 1994 yılında da profesörü oldu. Bir süre Dünya Sağlık Örgütü’nce Ankara’da oluşturulan Sağlık Politikaları Proje Ofisinin Direktörlüğünü yaptıktan sonra 1995 yılında Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi’ni kurmak üzere Dekan olarak görevlendirildi. Dekanlık görevini 2006 yılına kadar sürdüren ve 2008 yılında Yeditepe Üniversitesine geçen Hayran, Yeditepe Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Hayran, halen Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmektedir.