Küreselleşme; 1970’li yılların sonunda, 1980 yılında ABD ve İngiltere’nin başını çektiği, neoliberal ekonomi politikalarla karakterize olan bir akımdır. Aslında ekonomik amaçlı bir kavramdır ancak ekonomide başlayan küreselleşme olayı sosyal hayatı, siyasi hayatı da etkileyip bütün dünyayı kapsamıştır. Bu kapsama şöyle gerçekleşmiştir: İngiltere ve Amerika 1980’li yılların başında 70’li yılların sonunda neoliberal ekonomi politikaları benimseyerek devletlerin ekonomik alandan elini eteğini çekmesini ve piyasanın görünmez elinin ekonomide egemen olmasını benimsemiş ve bunu diğer ülkelere de benimsetmeye çalışmışlardır. Bu, kabul görmeye başladıktan bir süre sonra da özellikle bilişim teknolojilerindeki gelişmelere özellikle internetin vs. gelişmesine bağlı olarak küreselleşme başka alanlara da hızlı yayılmıştır. Nedir tam olarak küreselleşme? Küreselleşme; sermayenin, malların, ürünlerin, insanların ve fikirlerin hiçbir sınır tanımaksızın, tüm dünyada, yerküre üzerinde özgürce dolaşabilmesi anlamına gelir. Başlangıçta sermayenin dolaşması, sermeyenin sınır tanımadan hareketliliği olarak algılanmıştır. Avrupa Birliği’ndeki, bu anlamda sınırları kaldırma amaçlı bir faaliyettir. Amerika’da, Asya’da çeşitli ülke grupları bir araya gelerek kendi aralarındaki gümrük sınırlarını önce sermaye için kaldırmış sonra insanlar için bu sınırları kaldırmayı denemiştir. İnternet ile birlikte fikirler ve kültürler için de bu sınırlar ortadan kalkmıştır. Tabii küreselleşmenin artı ve eksileri söz konusudur. Özellikle sağlık alanındaki eşitsizlikler küreselleşmenin en önemli sonuçları arasında yer alır. Sağlık alanında eşitsizlikler hem ülkeler açısından hem de aynı ülkenin değişik sosyal grupları arasındaki eşitsizlikler açısından söz konusudur. Sağlık alanındaki küreselleşmeyi neden olduğu sonuçları ile birlikte, artı ve eksileriyle birlikte tam olarak anlayabilmek için yerküreyi bütün olarak düşünmek gerekir. Yani küreselleşmeye adını veren yerküreyi bütün olarak düşünmek. Küreselleşme ile birlikte aslında geleneksel olarak güney yarım kürenin sağlık sorunları arasında yer alan bulaşıcı hastalıklar, yoksullukla ilişkili olan enfeksiyon hastalıkları kuzeye göç etmiş, kuzeyli insanların da sağlıklarını tehdit etmeye başlamıştır. Eskiden kuzey ülkelerine, zengin olan kuzey yarım küre insanlarına ait olan bulaşıcı olmayan hastalıklar, kronik hastalıklar ise aşırı beslenmeden, aşırı yağlı, karbonhidratlı yiyeceklerin tüketilmesinden kaynaklanan, yaşam biçimleri ile yakından ilişkili olan birtakım kronik hastalıklar -obezite, tansiyon, şeker hastalığı gibi hastalıklar da- kuzeyden güneye doğru göç etmeye başlamıştır. Yani kuzey ile güney yarım küreler arasında bir bütünleşme söz konusu olmuştur. İnternetin yaygınlaşması ile birlikte fikirler sınırsızca ve hızlı bir şekilde dolaşmaya başlamıştır. Hızlı bir şekilde, sınır tanımadan dolaşan fikirler bir açıdan insanların yeni fikirlere, bilgilere çabucak ulaşmasına imkan sağlarken, bir anlamda olumlu bir katkı verirken başka bir anlamda da zararlı sonuçları olan yaşam biçimlerinin örneğin fast food kültürünün, madde-alkol bağımlılığı gibi alışkanlıkların da hızlı yayılmasını, bu alışkanlıklar ile başka toplumların daha yoğun daha yakından tanışmasına neden olmuş bu anlamda olumsuz sonuçlara yol açmıştır. İnsan hareketleri artmış, uçakla olan yolculuklar akıl almaz bir şekilde yaygınlaşmış, sınırlar ötesi gidiş gelişler çok artmış; bunun sonucunda da sadece fikirlerin ve yaşam biçimlerinin değil birtakım hastalıkların da taşınabilmesi ve yaygınlaşması kolay hâle gelmiştir.
Paylaş