Eşitlik kavramı, bütün insanların sevdiği, beğendiği adeta büyülü bir kavramdır. “Hepimiz eşitiz.” Bütün insanlar eşit doğar,eşit yaşar.” “Eşitlik her şeyin esasıdır.” gibi cümleler hepimizin ağzındadır. Bu nedenle de sağlık hizmetlerinin herkese eşit miktarda sunulması; sağlık konusunda hakların eşitliği sık sık dile getirilir. Oysa uzunca zamandan beri sağlık politikalarıyla uğraşanların benimsediği, kabul ettiği diğer kavram Hakkaniyet, bu konuda daha geçerli bir kavramdır.
Eşitlik aynı olmayı; Hakkaniyet adil olmayı gerektirir. Eşitlik matematiksel olarak gerçekleştirilmeye çalışılırken eşitsizliğe yol açar. Çünkü sağlık hizmetlerini siz toplumdaki herkese yani zengin ile çok yoksula aynı miktarda sunmaya kalkıştığınız zaman, toplanan gelirleri zenginin lehine harcamış olursunuz. Yoksulun daha fazla sağlığa ihtiyacı olduğu hâlde onun hakkını az tutmuş olursunuz. Hakkaniyet’te ise adil olmak önemlidir, yani ihtiyacı olana daha fazla; ihtiyacı olmayana daha az harcamayı gerektirir. Hakkaniyet burada bahsettiğim kadar basit bir konu değildir; Yatay Hakkaniyet ve Dikey Hakkaniyet vardır. Bunların başka bir vesileyle ele alınması ayrıca gerekir.